6 Ocak 2012 Cuma

Hamilelik: Takip sürecinde önemli hususlar

Aslında en önemli testler ilk trimesterin sonunda yapılıyor diyebiliriz. Eğer işler kötü giderse iki tetkik daha var, bunlardan biri amniyosentez. 16-18. haftalar arasında yapılıyor. Bebeğin içinde yaşadığı amniyon sıvısından ultrason eşliğinde örnek alınıp, sıvıda bulunan bebeğin hücreleri çoğaltılıp genetik tetkik yapılıyor. Aslında daha geç yapılmasının bir mahsuru yok ama genetik bir test olduğundan hücre üretlilip sonuçların verilmesi 3-4 haftayı buluyor. Eğer sonuçta bir kromozom anomalisi saptanırsa ve küretaj kararı verilirse ne kadar erken olursa o kadar iyi olacağından amniyosentezi mümkün mertebe erken yaptırmak lazım. Düşük Bir diğeri kordosentez, bu tetkik eğer geç kalındıysa tercih ediliyor. 18-20. haftalarda yapılıyor. Bebeğin göbek kordonuna girilerek direkt hücre alınıyor, bu yüzden üretme aşaması yok, daha hızlı sonuç alınıyor(2 gün gibi bir sürede) ama amniyosenteze göre daha zor bir işlem ve düşük riski daha yüksek. Amniyosentez için düşük riski 200'de 1, kordosentez için 100'de 1-2 olarak veriliyor. Bu nedenle ikili testin riski bu oranlardan yüksekse direkt olarak amniyosentez öneriliyor, ama arada bir yerlerdeyseniz (benim gibi) doktorlar kararı size bırakmaktan yana..Ben ilk bebeğim olduğu için bu riski göze almak istemedim ama belki risk daha yüksek olsaydı amniyosentez yaptırırdım. Bu kararım bana gebeliğimde uykusuz geçen bir çok geceye maloldu. Kararı verirken endişemin günbegün artacağını, uykularımın kaçacağını biliyordum ama yine de alamadım o riski..Ama siz ben emin olmak zorundayım diyorsanız çok gecikmeden amniyosentezi yaptırın ve gebeliğinizi kafanız rahat geçirin..

23 Aralık 2011 Cuma

Testler testler testler

İlk trimesterin sonlarına doğru testler başlıyor. Eminim  hayatınız boyunca hiç bir test sizi bu kadar strese sokmamıştı.İkili, üçlü, dörtlü, kombine, detaylı ultrason vesaire vesaire..
İkili test 11-14. haftalar arası yapılması zorunlu bir test, sonra tanısal değerini yitiriyor, ideali 12. haftada yaptırmak. Bu testte iki bölüm mevcut, birincisi bebeğin ense kalınlığının ölçülmesi - ki bunu yapan doktorun ultrasonografide ehil olması çok önemli, milimetreler sonucu inanılmaz değiştirebiliyor çünkü, daha önceki yazıda dediğim gibi doktor seçiminin önemi büyük, burda da ortaya çıkıyor bu önem..İkinci aşama kanda b-hcg (hani gebelik testinde bakılan hormon) ve papp-a diye bir proteinin düzeyine bakılması. Bu değerler bir bilgisayar programına giriliyor ve bebeğinizde bazı kromozomal hastalıkların risk düzeyleri hesaplanıyor. Bu hastalıkların en önemlisi Down sendromu çünkü en sık görülen kromozomal bozukluk ve genellikle anne karnında gelişimini tamamlayıp doğan bebekler oluyor Down'lu bebekler.Bir diğeri Edwards sendromu ama bu sendromda çok agır fiziksel sorunlar oldugundan bebekler ya anne karnında ölüyor ya da doğduktan kısa bir süre sonra kaybediliyor. Ben testimi İzmir'de bir doktora yaptırmıştım, kan tahlilini Düzen laboratuarına gönderdiklerini sanıyordum ama sonradan başka bir lab'a gittiğini fark ettim. ama artık çok geçti çünkü ben çoktan Muş'a dönmüştüm bile..Sonuçların bir haftada çıkacağı söylenmişti oysa iki haftada hala sonuçları alamamıştım. Endişeli bekleyişimin sonucu beni daha büyük endişelere gark etti: 1/480.
İkili testin sınırı 1/270, yani 270'e bir olasılıkla bebeğinizde bir sorun var demek, bunun altındaki değerlere amniyosentez öneriliyor. Onun üstü ise sorunsuz demek - mi acaba? Orası muğlak. Down sendromu toplumda 1/600 oranında görülüyor, benim riskim toplum genelinden yüksek çıkmıştı.
Hemen doktorun muayenehanesini aradım, ama orda değildi, sekretere önemli olduğunu söyleyince ben ona ulaşırım o sizi arar dedi. Araması 2 gün sürdü - İşte istemediğimiz tarzda bir doktor. Aradığında da şunu söyledi: 'yani çok endişeliyseniz amniyosentez yaptırabilirsiniz'. İyi de onu ben de biliyorum, sen nasıl bir risk görüyorsun ne öneriyorsun doktor olarak mesele o. Böyle doktorlar karşınıza sıkça çıkacak, bir doktor olarak endişelerini anlamakla birlikte (mesela dava edilmek) insan mesleğinin gereğini yapmalı diyorum. İzmir'de daha sonra gideceğim bir başka doktor olan - bu sefer adını vereceğim - Kahraman Kolday ise bu konuda mükemmel bir hekim, kendi fikrini hemen söylüyor, risk görüyorsa görüyorum diyor, görmüyorsa ona göre yönlendiriyor, çok deneyimli, bilgili, açıklayıcı ve sevimli bir doktor. Gönül rahatlığıyla önerebilirim buradan. Ama ben kendisiyle taa 24. haftamda tanıştığım için o dönemlerde bana faydası dokunamadı maalesef. Günlerim ağlayarak ve ne yapacağıma karar vermeye çalışarak geçti. Hızla detaylı ultrason için İstanbul'da ehil isimlerden birinden randevu almaya çalıştım, çünkü amniyosentez için çok kısa bir zaman dilimi vardı önümde. Önce meşhur Atıl Yüksel'den randevu almayı denedim, randevu veremedi ama ikili test sonucuma bir göz atıp beni biraz rahatlattı sağolsun. Ben de Prof.Dr.Recep Has'tan bir randevu kopardım.
Hemen İstanbul'a uçup ultrasona girdim, hoca bebeği down için riskli görmediğini, detaylı ultrasonda organ gelişimi için erken olduğu için bir 4 hafta sonra tekrar gelmemi ama endişe etmememi, istiyorsam üçlü değil dörtlü test yaptırmamı söyleyerek beni uğurladı. Kendisini de detaylı ultrasona girecek annelere öneririm, çok titiz ve ehil bir doktor, bu konudaki şöhretini hak ediyor gerçekten..
Bir sürü testin içinden hangisinin seçileceği de bir mevzu tabi, ben anne adaylarına önce ikili (çünkü sorunu saptamada daha hassas), sonra sorun varsa önce iyi bir ultrason, sonra da dörtlü test öneriyorum. İkili ve dörtlü testin sonuçları daha tamamlayıcı gibi, ikiliden sonra üçlü test yaptırmanın pek bir manası yok diyebilirim. Üçlü test önermememin nedeniyse hassasiyetinin daha düşük olması, tabi bunlar bu yollardan geçen bir annenin önerileri, hekim olsam da branşım kadın-doğum değil, o yüzden güvenilir bir doktorunuz varsa o ne öneriyorsa onu yapın derim.
Benim ultrasonum ve dörtlü testim iyi çıktı, ama yine de o ikili testin stresini bebeğimi kucağıma alana kadar atamadım üstümden, bu yüzden doktorunuz kadar testi yapacak laboratuar da mühim, aman Düzen laboratuarından şaşmayın, ben dörtlü testimi Düzen'de yaptırmak için taa Muş'ta kan aldırıp onu soğuk tutacak bir düzenek kurup uçak kargoyla İstanbul'a yolladım, oradan motorlu bir kurye tutup Düzen'e götürüldü örnek bozulmadan, düşünün yani..Umarım sizin testinizde en baştan sorun çıkmaz, gönül rahatlığıyla beklersiniz bebeğinizi..


17 Aralık 2011 Cumartesi

Hamilelik: İlk mutluluklar, ilk hayaller, ilk endişeler, ilk sorunlar

Doktorunuzu da seçtiniz ve minik bebeğinizi daha doğrusu bebeğiniz olacak o küçük taneciğin ilk görüntüleri de elinizde. Evet şimdi belki bir kaç milimetre boyunda ve bir bebeğin görüntüsüne hiç benzemiyor ama içinizi ısıtmaya bu kadarı bile yetti değil mi? Onun büyüyüp kucağınıza hopladığı günleri hayal etmek biraz zor olsa da o şimdiden sizin biriciğiniz oldu bile..İlk 3 ay enteresan bir dönem, hamile olduğunuz fikrine alışmanız için bir hazırlık dönemi diyebilirim. Belki yıllardır süren bir tüp bebek tedavisinden geçip hamile kaldınız, belki sürprizdi sizin için ama nasıl olursa olsun içinizde bir şeylerin değiştiği bu günler hamilelik ve annelik gerçeğine sizi adapte edecek zamanlar olacak.
Şimdi hayaller kurmaya başladınız bile, bebeğinizin cinsiyeti ne olacak diye merak ediyorsunuz, eminim en çok merak edilenlerden biri budur..Bebeğinize koyacağınız isimleri gözden geçirmeye başlamış bile olabilirsiniz şimdiden..Olasılıkların sınırsız olduğu bir dönem, tabii bazen aklınıza kötü olasılıklar da gelecek, endişeleriniz de olacak..Özellikle de bu ayın sonlarına doğru, 11-14. haftalarda yaptıracağınız ikili testin sonucunu beklemek bile oldukça zor oluyor. Ben bu testte büyük sorunlar yaşamıştım, hamileliğimin uzunca bir dönemi zehir olmuştu bana, o yüzden ayrı bir yazı yazacağım bununla ilgili.
Bu dönemin en önemli sorunu bulantı. Ben gebelikle ilgili bulantıyı sadece bir gün yaşadım, o bile bana yetmişti, 3 ay bu sorunu çekenlere allah kolaylık versin demekten başka bir şey gelmiyor aklıma..Bir de önerim olacak, bulabiliyorsanız zencefil ya da zencefilli gazoz(ginger ale) tüketin, genel olarak tüm bulantılara iyi gelir..

13 Aralık 2011 Salı

Hamilelik: Doktor seçimi, ilk kontrol

Eveet, hamilesiniz. Tebrikler. Bebeğinizi kucağınıza almanız için önce bir dokuz ay geçirmeniz gerek. İlk hamileliğinizse bu dokuz ay size çok korkutucu ve belirsizliklerle dolu gelecek. Ben başta çok korkmamıştım ama size ileride yazacağım hadiseler gebeliğimin ileriki döneminde beni çok korkuttu. Belki hamilelikte en korkutucu olan şey belirsizlik, zaten size yabancı olan gebelik mecrasında karnınızdaki bebeğin sağlık durumu hakkında hiç bir fikriniz olamıyor, kendinizi iyi hissettseniz bile belki sizinle ilgili bir sorun olabilir ve bunu fark edemeyebilirsiniz falanfilan..Bu korkuları bir nebze azaltmak için doktor seçimi ve doktor kontrolleri çok önemli. Ben mecburi hizmetimi doğu anadolu'nun çok küçük bir şehrinde yaşadığım için bu konuda çok sıkıntı çekmiştim mesela, umarım siz böyle bir şey yaşamazsınız.
Öncelikle doktor seçimi..Doktorunuzun cinsiyetine takılmayın. Kadınlar kadın jinekologun daha iyi bir şey olduğunu düşünse de aslında mühim olan doktorun bilgisi, hali,tavrı..Evet mahrem bir alan, jinekolojik muayene sizi utandırabilecek bir şey ama şunu unutmamak lazım erkek doktorun sizi bir hastadan başka bir şey olarak görmesi imkansız, nereden biliyorsun demeyin, ben de doktorum oradan biliyorum..Doktorunuzu seçerken ona içinizin ısınması çok önemli, söylediklerine güvenmeli, doğrulatma ihtiyacı içinde olmamalısınız. Yani muayeneden döner dönmez kendinizi endişeli bir şekilde internette bahsettiği şeyleri araştırırken buluyorsanız bir şeyler yanlış demektir. Doktorunuzun sıcakkanlı ve ulaşılabilir olması çok önemli, öyle bir şey olur ki akşamın dokuzunda onu arayıp acilen bir şey danışmanız gerekebilir, bunu yapabilmelisiniz, çünkü mutlaka kafanıza takılan ve sizi endişelendiren bir şey olacak, belki önemsiz belki önemli, doktorunuza ulaşıp ona danışabilmelisiniz. Tanıdıklarınızın tavsiyesiyle bir doktor bulmak da akıllıca olabilir, daha önceki deneyimler kıymetlidir.
Diyelim doktorunuzu seçtiniz. İlk kontrol günü geldi. Mutlaka vaginal ultrasonla embriyonun boyutları ölçülsün, evet vajinal ultrason tatsız bir şey ve o sandalyeye oturup muayene olmayı hiç birimiz sevmeyiz ama karından yapılan ultrason bu aşamada iyi bir görüntüleme sağlamaz. Doktorunuz size bunu önermese de siz talep edin. Vajinal muayene sırasında mutlaka serviks(rahim ağzı) boyunuzun ölçülmesini isteyin. Çünkü serviks boyu kısalığının önem arz ettiği tek alan hamilelik ve ilerleyen evredeki ölçümler bu ilk ölçümle kıyaslanmalı. Eğer servikal yetmezlik gibi bir sorununuz olmayacaksa bu bilgi hiç bir işe yaramaz ama eğer yetmezliğiniz varsa çok kıymetli bir bilgi olacak. İlk muayenede rutin kan tahlilleriniz yapılmalı, bu tahlillerin içinde tiroid testleri mutlaka olmalı çünkü gebelikte tiroid sorunları önem arz ediyor. Bunun yanısıra belirli enfeksiyonları geçirip geçirmediğinizi anlamak için bir test grubu yapılmalı, bu testte toksoplazma ve kızamıkçık geçirip geçirmediğinize mutlaka bakılmalı çünkü hamilelikte bu enfeksiyonların geçirilmesi bebekte sakatlıklara yol açabilir. kan basıncınıza bakılması ve kilonuzun ölçülmesi de gerek böylece kilo alımınız ve kan basıncınız süreçte daha doğru takip edilebilir.

12 Aralık 2011 Pazartesi

Hamilelik: Başlangıç, gebelik testi

Hamileliğimde bir blogum yoktu ama anne olmakla ilgili en stresli şeylerden birinin hamilelik olduğunu çok iyi bildiğimden hamilelik deneyimlerimi de yazacağım. İlk kez anne oluyorsanız herşey çok bilinmez ve korkutucu görünebiliyor.
Ben kendim de doktor olmama karşın branşım kadın-doğumla alakasız olduğundan ve de fakültedeki kadın-doğum stajım çook gerilerde kaldığı için gebelik takipleriyle ilgili bilgim pek de geniş değildi. Evet ultrasonlar, kan tahlilleri falanfilan ama ne önemli, ne önemsizdi, asıl mühim olan bunların ayrımıydı..
Ben hamile olduğumu resmen sezmiştim, gebeliğimi tam 4.haftada yani daha adetim gecikmeden evde daha önce hamile miyim sorusunu (eğer o dönemde cevap evet olsaydı beklenmeyen bir hamilelik olacaktı) cevaplamak için aldığım iki tane uyduruk kaset testten kalan bir tanesine işeyip öyle fark etmiştim. Tabi çok erken olduğundan ikinci çizgi çok silik çıkmıştı. Önce 'yok canım' dedim, çizgi çoook açık bir pembeydi çünkü hem de test 2 liralık ucuz testlerdendi. Sonra bu haberi paylaştığım arkadaşım Tuba bana 'kesin hamilesin' deyince içimde birşeyler pırpır etmeye başladı. Acaba'lar içimi kemiriyordu. Üstelik o gün şehirdışına çıkacaktım yani kanda b-hcg bakılan kesin testlerden yaptırmam imkansızdı. O dönemde doğu anadolu'nun minnacık bir şehrinde mecburi hizmet yapıyorum, annemleri görmeye İzmir'e gideceğim. Tuba da bir toplantı için İzmir'e geliyordu. Ankara'daki aktarmada dayanamadı gidip bana havalimanı eczanesinden bir predictor aldı. Gittim tuvalete, predictor'e işedim bu sefer. Önce silik bir çizgi bile yoktu, tam predictor'ü çöpe atacaktım ki ikinci çizginin silik ve geç çıkmış olsa da orda olduğunu gördüm. İzmir'e gittiğimde ertesi günü zor ettim, en yakındaki özel polikliniğe gidip kanımı verdim. Sonuç geldi: 110! Haydaa, pozitif ama baya düşük. Hemen kadın-doğumcu bi arkadaşımı aradım. O da 3 gün sonra değer 2-3 katına çıktıysa hamilesin demektir, şimdi hemen heyecanlanma dedi. Gel de sen heyecanlanma..Yani şu hamilelik bir türlü netleşmemişti. Neyse lafı çok uzattım, sonuçta hamileydim. Demem o ki; eğer idrar testinde silik çizgi varsa yüksek ihtimal hamilesiniz ama b-hcg düzeyiniz o çizgiyi kopkoyu yapacak kadar yüksek degil. İkincisi b-hcg düzeyiniz başta çok düşük olabilir, izlemde yükselmesi mühim. Yükselmiyorsa biyokimyasal gebelik denilen şey olabilir, yani embriyo olmadan kese oluşması. Üzülmeyin ve denemeye devam edin..

Hello world !

Merhabalar,
Aslında anne bloglarını hiç bir zaman sevmedim. Hamile olduğumu öğrendiğimde kendi bloguma 'burayı asla anne blogu yapmayacağıbenm' demiştim. Nitekim yapmadım da..Orası anne olmadan önceki kimliğimin, benliğimin yeri. Ama şimdi, artık bir anne olan ben eskisi gibi olamayacağımı fark ettim. Evet hala aynı müzikleri seviyorum, sevdiğim yemekler de değişmedi ya da okuduğum kitaplar ama dünyaya bakışım, neyi önemsediğim, önceliklerim değişti. E böyle olunca yazdıklarım da değişecek elbet. Peki neden bir anne blogu yazmaya karar verdim? Çünkü anne olarak söylemek istediğim çok şey var ama paylaşacak pek kimsem yok. Hamileliğimin son ayında hiç bilmediğim ve tanıdığım kimse olmayan bir şehre taşındım, şimdi de minnacık bir kış bebeği olan yani dışarı çıkıp sosyalleşmesi neredeyse imkansız bir anneyim. Yani biraz iç dökme mekanı olacak. Burada yazacak olmamın bir nedeni daha var, çünkü annelik zaman zaman çok korkutucu olabilen bir şey ve başkalarının deneyimleri sizi rahatlatacak tek şey olabiliyor. İşte o yüzden de yazıyorum buraya, benim korktuklarım ve aslında korkulmayacak olanlar başka anneleri korkutmasın diye..İşte bu minvalde merhaba diyorum buraya uğrayan herkese..